17 Aralık 2014 Çarşamba

Küresel Kriz "Derinleşirken": Rusya Ekonomisi Çöktü!

Rusya ekonomisinde yaşanan dünkü çöküş, Rusya için derin bir ekonomik daralma sürecinin başlangıcı olacak. Bu yazıda (i) Rusya'daki çöküşü sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için, krizi uluslararası konjonktürün içine yerleştirmemiz gerektiği, (ii) Rusya krizinin nedenleri, (iii) Krizi tetikleyen petrol fiyatlarındaki düşüşün ABD komplosu olup olmadığını konuları üzerinde durarak, (iv) Rusya'daki çöküşün küresel krizin derinleşmesinin sonuçlarından biri olduğunu ileri süreceğim.

Küresel Krizin Derinleşmesi
Rusya krizini değerlendirirken, öncelikle bu krizin ortaya çıktığı küresel konjonktürü ve bu konjonktürün genel özelliklerini tespit edip, krizi bu bağlamda ele almamız gerekiyor. Güncel konjonktür ile ilgili Kriz Notları'ndaki önceki yazılarda belirttiğimiz üç noktayı hatırlatalım:
1. Kapitalizmin tarihindeki en önemli krizler arasında yer alan 2008 krizi henüz bitmedi, kriz sürüyor.
2. 2014 başında krizin (coğrafi) yayılması aşaması tamamlandı.
3. Önümüzdeki dönem krizin derinleşmesi aşamasına geçiyoruz.
Yukarıdaki tespitlerin gerekçelerini açıkladığımız önceki yazıda, bu yeni aşamanın ayırt edici özelliğinin "krizin yayılması değil derinleşmesi" olduğunu belirtmiştir. Derinleşme ile dünya genelinde kritik üretim üslerinin yavaşlamaya devam etmesine işaret ediyorum. Bu yavaşlama ise, 2015 ve sonrasında küresel bir resesyon yaşanması ihtimalini ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla Rusya'daki krizi sağlıklı ele alabilmemiz için kısaca özetlediğim bu konjonktür içinde değerlendirilmesini öneriyorum.

Rusya Krizi
2008 krizi Rus ekonomisini vurduğunda yaşanan yüzde 8'in üzerindeki daralmadan sonra, Rus ekonomisi 2010'dan itibaren düşük büyüme trendine girmiş ve 2013'e kadar ekonomik büyüme tempo kaybederek 2014'te resesyonun sınırına gelinmişti. Yani dün yaşananlar, zaten resesyonun eşiğinde olan bir ekonomide gerçekleşti.

Kaynak: http://goo.gl/YDy3TR

Çöküş ise hafta başına hızlandı. Ruble 2013'te dolara karşı zaten yüzde 50'ye varan değer kayıpları yaşamıştı. Ancak önceki gün sermaye çıkışlarının hızlanması üzerine, çıkışları engellemek için Rus Merkez Bankası faizi tek seferde 6.5 puan  birden artırarak yüzde 17 seviyesine çıkardı. Ancak bu faiz artışının etkisi sadece "iki dakika" sürdü ve merkez bankasının hamlesine karşın gün rublenin yüzde 15 değer kaybıyla sonlandı. Rusya'da iflas riskinin (cds) hızla artması üzerine sermaye çıkışları daha da hızlandı ve uluslararası finans kapital, parasını daha güvenli piyasalara park etmek üzerine harekete geçti. A. Yıldırım'ın özeti, bu sürecin görünürdeki nedenlerini açıklayıcı nitelikte:
"Rusya’da Batı’nın yaptırımları ve petrol düşüşü ile başlayan piyasa bozulması, faizin yükselmesi, ülkeden sermaye kaçışı, rublenin değer kaybı, borsanın sert düşüşü artık kendi kendini besleyen negatif bir sarmala döndü."

Çöküşün Nedenleri
Rusya'daki ekonomik çöküşün nedenleri üzerine düşündüğümüzde kuşkusuz ilk olarak petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisi göze çarpıyor. Kamu gelirlerinin yarısını, ihracatının da üçte ikisini oluşturan petrol ve doğalgaz gelirleriyle finanse eden Rus ekonomisi için petrol fiyatlarının düşüşü kritik derecede önemli. Buna ek olarak Rus ekonomisi, dış politika alanında Ukrayna'daki kriz ile gerginleşen bir konjonktürden geçiyor. Dolaysıyla zaten resesyonun eşiğinde olan Rus ekonomisi için petrol fiyatlarının düşüşü ve Ukrayna krizi sonrasındaki ekonomik ambargo önlemleri, çöküşü hazırlayan görünür etkenlerdi. 

Kaynak: http://goo.gl/UJR5B0


Çöküşün Sonuçları
Rusya ekonomisindeki çöküşün gerek uluslararası siyaset açısından, gerekse dünya ekonomisi açısından kritik etkileri olacaktır. Ancak bunların dışında Rusya ekonomisinin kendisine baktığımızda 16 Aralık'taki çöküşün Rus ekonomisini derinden etkilemesi kaçınılmaz. 

Zaten petrol fiyatlarının 60 dolar düzeyinde gerçekleşmesi halinde 2015 için yüzde 5'lik bir daralma öngörülüyordu. Dünkü yaşanan gelişmeler sonrasında bu durumun daha da kötüleşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha önemlisi, bu çöküşün borçların çevrilememesi sorununu gündeme getirmesi. Önümüzdeki 18 ay içinde Rusya'nın ödemesi gereken 138 milyar dolar borcun sadece yüzde 2'i kamuya ait, kalanı özel sektör üzerinde. Dolayısıyla kısa vadede kur şokunun ve faiz artışının maliyetleri artıracağı ve borçlanmanın giderek zorlaşacağı bir süreçte firma iflaslarının yaşanması kaçınılmaz.

Kaynak: http://goo.gl/oeV6P2

Petrol Fiyatlarındaki Düşüş ABD Komplosu Mu?
Rusya'daki çöküşün nedenleri üzerine öne çıkan açıklama, yaz aylarında 112 dolar olan petrol fiyatının Aralık itibariyle 60 doların altına gerilemesinin, ABD'nin dünya genelindeki hasımlarını zor duruma düşürmek için uyguladığı bilinçli bir stratejinin sonucu olduğu.

ABD'nin Moskova eski büyükelçisine göre ABD'nin uykuladığı ambargo ve ekonomik yaptırımların Rusya krizini tetikleyip tetiklemediği ile ilgili yaptığı yorumda "önlemlerin Rusya'daki belirsizliği artırdığına kuşku yok" diyor. Ancak bu konu aynı zamanda ABD iç politikası açısından da bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Cumhuriyetçiler, Rusya'daki çöküş ile ABD politikası arasındaki neden sonuç ilişkisinin zayıf olduğuna işaret ediyor. Ancak genel olarak Obama yönetimi, Rusya'daki krizin Putinizmin yanlış dış politikası tercihleri ve ekonomi yönetiminden kaynaklandığını ileri sürüyor. Konu, Rus medyasında ise "Rusya'daki rejimi değiştirmek isteyen Batı'nin bir komplosu" olarak algılanıyor.

Ancak uluslararası piyasada düşen sadece petrol fiyatları değil. Demir, altın ve gümüş gibi pek çok metanın fiyatları da düşüyor. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki düşüşü, bu genel trend içine yerleştirerek ele almalıyız. Böyle baktığımızda karşımızda beliren tablo, bu fiyat düşüşlerinin yaklaşan bir uluslararası resesyonun ön-belirtileri olduğudur.

Petrol Fiyatları Düşüşü "İyi Haber" Mi?
Petrol fiyatlarındaki düşüş, Rusya krizinin oluşumunda doğrudan etkili olduğuna göre, düşüşün nedenleri ve olası etkileri üzerinde biraz daha detaylı olarak durmakta fayda var. Buna göre ileri sürülen yaklaşımlardan ilki IMF'nin. Başkan Lagarde'a göre petrol fiyatları düşüşü "küresel ekonomi için iyi haber". ABD'deki teknolojiik gelişmeler sonucunda geniş petrol rezervlerinin kullanıma açılması sonucunda, petrol fiyatları üzerindeki ABD kökenli talebin azalmasının bu düşüşü getirdiği iddia ediliyor. Bu düşüşün sonucunda küresel düzeyde firma maliyetlerini azaltacağı ve bu yolla ekonomik büyüme temposunun yeniden artacağı ileri sürülüyor. 

Ancak tablo IMF'nin sunduğu kadar tek yönlü ve pozitif değil. Bu sürecin etkileri petrol ihracatçısı ve ithalatçısı ülkeler açsından değişiyor. Rusya ve Venezülla gibi ihracatçıların zor zamanlar yaşayacağı görülüyor. Ancak Suudi Arabistan'ın, petrol çıkarma maliyetleri çok düşük olduğundan, bu süreçten diğer ihracatçılar kadar çok etkilenmesi beklenmiyor. Buna karşın Avrupa Birliği, Çin, Japonya, Hindistan ve Türkiye gibi ithalatçılar açısından ilk bakışta fiyat düşüşleri maliyetleri azaltacağından pozitif etki varmış gibi görünüyor. Ancak burada da tablo göründüğü kadar net değil. 

Krizin Derinleşmesi: Deflasyon ve Resesyon Riskinin Artışı
Kısacası, petrol fiyatlarındaki düşüş IMF'nin işaret etttiğinin aksine küresel bir toparlanmanın değil, krizin derinleşmesinin bir görünümü olabilir. Bunun iki ayağı var: deflasyon ve resesyon risklerinin artışı.

Kaynak: http://goo.gl/Bf5NE2

Artan Deflasyon Riski
"İyi haber" senaryosunda petrol fiyatı düşüşünden olumlu etkilenecek ülkelerin büyük çoğunluğu aynı zamanda başka bir sorunla boğuşuyor, o da deflasyon. Başta belirttiğimiz gibi küresel krizin derinleşmesi konjonktürünün önemli bir özelliği önemli üretim üslerinde ekonomik büyüme temposunun yavaşlaması iken, diğeri de deflasyon riskinin giderek artması. Böyle bir konjonktürde fiyatların düşmesi, firmaları yatırımlarını, bireylerin tüketimlerini ertelemeye teşvik edebilir. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki düşüş, olumlu etkileri yanında deflasyonist riskleri daha da artırıcı etki yapabilir.

Küresel Resesyon Riskinin Artışı
Resmi tamamlamak için petrol fiyatlarının düşüşünün gerisinde yukarıda değindiğimiz arz yönlü etkilerin yanında, talepteki gelişmelere de bakmalıyız. Buna göre enerji talebinin düşmesi, ekonomik faaliyetlerin yavaşlamasının en önemli göstergelerinden biri. Enerji talebinin en büyük kısmı da petrol üretimi ile karşılanıyor. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki düşüş, küresel ekonomik yavaşlamanın bir ön-belirtisi olarak okunmalı. Bu bağlamda, petrol fiyatlarındaki düşüş ve ekonomik yaptırımlarla tetiklenen Rusya krizini, küresel ekonomik kriz derinleşirken ortaya çıkan semptomlardan biri olarak olarak görmek gerek.

Kısacası, Rusya krizi, 2015 için küresel toparlanma senaryosunun ne denli kırılgan olduğu ve petrol fiyatlarının düşüşü gibi küresel krizin derinleşmesinin ön-belirtilerinden birinin nelere yol açabileceğini gösterdi. 2015, bir ölçüde FED kararlarının yönüne bağlı olarak şekillenecek. Ancak genel gönümün büyük ölçüde Ocak 2014'ü anımsatıyor.