28 Eylül 2016 Çarşamba

Kritik Bir Eşik: Kredi Notunun Düşürülmesi

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 23 Eylül Cuma günü piyasalar kapandıktan sonra açıkladığı değerlendirmesi ile Türkiye’nin kredi notunu düşürdü ve yatırım yapılabilir seviyenin altına indirdi. Kararın etkileri, piyasaların yeniden açılacağı 26 Eylül Pazartesi görülecektir. Hükümet tarafından yapılan değerlendirmelere göre Moody’s siyasi bir karar almıştır. Ancak Moody’s tarafından ileri sürülen gerekçelere bakıldığında not indiriminin teknik olarak temelsiz olmadığı söylenebilir.

Konu farklı şekillerde tartışılıyor, ancak gerçeklik ile bağını koparmış komplocu perspektiflere sıkça rastlanabiliyor. Oysa bu tip değerlendirmeler ile varılacak bir yer yok. O nedenle not indirimi sonrası karşılaşılan durumu anlamak için gerçeklere geri dönmeliyiz. Doğru soru, “Moody’s kararı siyasi mi değil mi” değil, “Türkiye ekonomisi neden Moody’s gibi kurumların değerlendirmelerine bu kadar bağımlı” olmalı.

21 Eylül 2016 Çarşamba

Biri Kriz Bitti Mi Dedi? Yeniden Düşünün!

15 Eylül 2008’de ABD’nin en büyük finans şirketlerinden olan Lehman Brothers iflas ettiğinde, bir süredir belirtileri olan ekonomik çöküş tam olarak yaşanmaya başlandı. Sekiz yıl sonra bugün, bu ekonomik çöküşün dünya genelindeki etkilerinin geçtiğine dair elimizde pek az veri var. Dahası, sekiz yıl sonra dünya ticareti daralıyor ve küresel ekonomi yeni bir daralmanın eşiğinde. Krizin nedenleri, farklı yönleri, farklı ülkeleri etkilemesi ve krize karşı geliştirilen politika tepkileri üzerine, farklı bakış açılarından pek çok şey yazıldı. Bu yazıda dikkat çekmek istediğim husus, krizi daha kapsamlı bir şekilde anlamlandırabilmek için son yıllarda yaşananları, tarihsel bağlamın içine yerleştirme gerekliliği. Böyle bakınca durum pek iç açıcı değil!

20 Eylül 2016 Salı

Çin’in Borç Sorunu Ağırlaşarak Devam Ediyor

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan Bank of International Settlements (BIS) raporu uluslararası bankacılık ve finansal piyasa gelişmelerine ilişkin veriler sunuyor. Raporda bankacılık sistemine dair uyarı göstergelerinde özellikle Çin verileri heyecan yarattı ve Çin bankacılık sistemindeki sorunları uluslararası gündeme taşıdı. Bu veriler artan şirket borçluluğu rakamları ve toplam borcun artışı ile karakterize olan Çin’in borç sorununun da çözülemediğine işaret ediyor.

14 Eylül 2016 Çarşamba

Syriza Paradoksu ve Podemos

İspanya’da 8 aydır hükümet yok. Geçtiğimiz hafta, merkez sağda yer alan Halk Partisi’nin (PP) azınlık hükümeti kurma girişimi yine sonuçsuz kaldı. Ülke bir yıl içinde üçüncü kez genel seçimlere gitmeye hazırlanıyor. Yani tam bir siyasi kilitlenme durumu var. Ancak bu süre, beklendiği gibi ekonomik sorunların daha ağırlaşmasına ve hatta yeni bir ekonomik krizin tetiklenmesine yol açmadı. Aksine, şaşırtıcı biçimde, İspanya ekonomisinde uzun süredir görülmeyen yıllık yüzde 3’ün üzerinde bir büyüme performansı yakalandı. Peki, nasıl oluyor da bu siyasi kilitlenme ortamında ekonomik başarı görülebiliyor? 

8 Eylül 2016 Perşembe

#G20Hangzhou Zirvesi: Kapitalizmi Kapitalistlerden Korumak

G20 ülkeleri dünya ticaretinin yüzde 80’ini, üretiminin yüzde 85’ini ve nüfusunun üçte ikisini kapsar genişlikte bir forum. Küresel ekonomik krizin patlak verdiği 2008’den sonra G20 toplantıları, önde gelen ekonomilerin krize karşı koordineli tepki verebilmesi için bir platform olarak kullanılmaya başlandı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de, bu yıl ise Çin’de yapılan G20 zirvesinin ana gündemi, dünya genelinde ekonomik büyümenin canlandırılması. Bunun nedeni, 2008’den beri erken kapitalistleşmiş ülkelerde krize karşı uygulanan politikaların istenilen sonucu verememiş olması. Kısaca, “daha fazla neoliberalizm” olarak adlandırılabilecek olan bu politikaları seslendiren koro içinden bir süredir çatlak sesler gelmeye başladı. G20 Hangzhou zirvesi bu çatlak seslerin daha fazla duyulacağı bir zirve.

5 Eylül 2016 Pazartesi

Sermaye Girişlerine Bağlı Türkiye Ekonomisi ve Yatırımcı Demokrasisi

Türkiye ekonomisinin sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi sonrasında oturduğu plato yüksek sermaye girişlerinin ekonomiyi canlandırması daha sonrasında ise ani sermaye çıkışlarıyla büyük bir daralmanın deneyimlenmesi şeklinde çevrimlerin görülmesine neden oldu. Ekonomik performansın sermaye girişlerine göbekten bağlı olduğu ve siyasal başarı ölçümünde bu kadar kritik bir rol oynadığı atmosferde, 2001 krizi sonrasındaki yapılanmanın daha da güçlendirdiği bir eğilim yakın dönemde (2008-2009 uluslararası finansal krizi sonrası) daha açıktan gözlenebiliyor.